Başkandan Mesaj

Değerli kılavuz kaptan meslektaşlarım, Türk Denizciliğinin kıymetli paydaşları, saygıdeğer vatandaşlarımız;

Tarihte kılavuzluğun izini, uygarlığın insanlığın ticaret yapacak düzeye ulaşmasından itibaren sürmek mümkün. Deniz taşımacılığının başlaması ile birlikte can ve mal kaybına sebep olabilecek türlü doğal tehlike ve engeller içeren suyollarında, bu tehlikelere karşı emniyet içinde yol alabilme gereksinimi nerede ise dünyanın en eski mesleklerinden birisi olan kılavuzluğun bir uzmanlık dalı olarak ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Denizcilik tarihi boyunca, kılavuzluk da birçok yönden gelişmiş beraberinde verilen hizmetlerin düzenlemesi için birçok kural, gelenek ve uygulama getirilmiştir ancak kılavuzluğun ruhu asla değişmemiştir. “Yerel, güvenilir ve uzman bir kılavuz kaptan, gemilerin güvenli geçişi için gemi kaptanının yanında her zaman hazırda olacaktır.”

Günümüz denizciliği, kaliteli taşıma hizmetinin emniyetli ve sürdürülebilir bir şekilde sunulmasını gerektiriyor. Özellikle denizciliğin son çeyrek yüzyılında; teknolojik ilerlemeler ile sürekli gelişme trendi ve artan toplumsal farkındalık sonucu denizcilik endüstrideki majör hedef deniz kazalarının ve denizcilik aktivitelerinden kaynaklanan çevre kirliliğinin en aza indirilmesi olmuştur.

Bu noktada deniz taşımacılığında gemi tipi, gemi personeli, coğrafi ve çevresel koşullar gibi değişkenler dikkate alındığında, en kritik aşamalarda insan hayatı, deniz çevresi, liman ve geminin korunması amacıyla bütün taraflardan bağımsız olarak sadece emniyet için gerçekleştirilen kılavuzluk tam anlamıyla bir emniyet unsurudur.

Deniz taşımacılığın en riskli evreleri gemilerin limana yanaştığı, limandan ayrıldığı veya seyrin nispeten tehlikeli olduğu, boğazlarımızdaki gibi kısıtlı suyollarından geçişlerdir. Bu aşamalarda gerek manevra alanının kısıtlanması, gerekse de mevcut su derinliklerinin azalması, akıntılar ve yoğun yerel trafik vb. etmenler bu pasajların iyi planlanmasını gerektirir.

Kılavuzlama, bu kritik pasajlarda karşılaşılabilecek seyir tehlikeleri ile trafik düzeni gibi yerel şartları iyi bilen, mevcut akıntılar ve hava koşullarının gemiye etkilerine aşina geminin bulunduğu liman veya suyoluna özel olarak o bölgede uzmanlaşmış bir uzman olarak gemiye çıkan kılavuz kaptan tarafından gerçekleştirilir.

Kılavuzluk, gemi kaptanı ve kılavuz kaptan arasındaki o esnada tesis edilen güven ve kaptanın gemi sevk yetkisini geçici süre için kılavuz kaptan ile paylaşmasıyla başarılmaya çalışılan görevler bütünüdür. Gemi tipi, hava koşulları, coğrafik koşullar, yerel düzenlemeler vb. birçok değişkenle birlikte içerdiği risk ve insan faktörünün varlığı kılavuzluk mesleğini benzersiz yapmaktadır.

Kılavuz kaptan

Birden çok görevi farklı taraflarla aynı anda yerine getirmeye çalışan kılavuz kaptanlar öncelikle iyi birer yöneticidir. Kendilerine güveni tam ve kararlarında net hatta iddialıdırlar. Aynı zamanda iyi bir takım oyuncu olarak köprüüstü takımına da uyum sağlarlar. Seyrin veya manevranın kritik evrelerine bir emniyet unsuru olarak bütün değişkenleri takip ederek, sürekli risk analizi yapar ve gereken kararları tereddüt göstermeden alarak bunu etkili ve net şekilde karşı tarafa iletebilirler. Kılavuz kaptanlar proaktif düşünebilen, iyi bir gözlemci ve liderlik yönü gelişmiş denizcilerdir. Temsil ettiği kamu iradesinin hizmet verdiği gemideki yüzü olarak aynı zamanda farklı milliyetten denizcilerle diplomasi yürütebilen, yeri geldiğinde anlaşmazlık ve çatışmalardan kolayca kaçınabilen usta iletişimcilerdir.

Yasal mevzuatımızda yegâne kılavuz kaptan tanımı mülga 2006 yönetmeliğinde yapılan tanımdır. “Kılavuz kaptan, bu yönetmelikte belirtilen kılavuz kaptan yeterlik belgelerinden birisine sahip olarak; gemi kaptanına, yetkili kılavuz kaptan belgesi ile yetkilendirildiği alan dâhilinde uluslararası denizcilik teamüllerine göre geminin seyir ve manevrasına yönelik konularda danışmanlık yapan ve gemi kaptanının sorumluluğu esas olmak üzere hizmetleri seyir ve manevra ile sınırlı olarak gemiye kılavuzluk eden kişiyi” ifade ettiği şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanım ülkemizde yapılan kılavuz kaptanlık için çok uygun bir tanımdır.

Ülkemizde verilen kılavuzluk hizmeti

Limanlarımıza yanaşacak veya limanlarımızdan ayrılacak 500 GT ve daha büyük tanker ve her türlü tehlikeli madde taşıyan gemiler ve 1000 GT ve daha büyük Türk Bayraklı gemilerin kılavuz kaptan alma zorunluluğu vardır. Aynı şekilde 500 GT ve daha büyük bütün yabancı bayraklı gemiler ile 1000 GT ve üzerindeki yabancı bayraklı ticari ve özel yatlar da kılavuz kaptan alma mecburiyetindedir. Limanlarımızda kılavuzluk hizmeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş; özel kılavuzluk teşkilatları ve özel liman işletmelerinin kılavuzluk teşkilatları tarafından verilmektedir. Türk Boğazları ve bağlantılı limanlarında, İzmir, Zonguldak limanlarında ve Mersin-2 bölgesinde kılavuzluk hizmetleri kamu eliyle Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından verilmektedir.

Türk bayraklı gemiler ve Marmara Denizi içi limanlarına uğramayacak olan yabancı bayraklı ve özel bir durumu olmayan gemilerin Türk Boğazlarından geçerken kılavuz kaptan alma zorunluluğu yoktur. Ancak yabancı bayraklı gemiler Marmara Denizi içi limanlarına uğrayacaksa tonajlarına bakılmaksızın Türk Boğazlarında kılavuzluk hizmeti alması zorunludur. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarından geçen gemilere kılavuzluk hizmet ise yine Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı adına Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından verilmektedir.

Türk Boğazlarında ve limanlarda yılın 365 günü 7/24 kesintisiz olarak devam ettirilen kılavuzluk hizmetinin kalitesi dünyada kıyaslandığında çok iyi bir konumdadır. Şöyle ki; Uluslararası P&I Kulüpleri Grubu’nun (IGP&I), 1999-2019 yılları arasında dünya çapında kılavuz kaptanın gemide olduğu ve 100 bin doların üzerinde tazminat ödenmek zorunda kalınan gemi kazalarına ilişkin bir yayınladığı raporunda, dünya genelinde bütün limanlara girip/çıkarken ve suyollarını kullanırken kılavuz kaptan almış olan gemilerin karıştığı 1046 kazadan sadece 13’ü bir başka değişle yüzde 1,25’i ülkemiz limanlarında ve suyollarında gerçekleşmiştir.

Seyir zorlukları tüm dünyaca bilinen Türk Boğazlarında ve Mavi Vatanımızın limanlarında meslektaşlarımızın üstlenildikleri gemi trafiği dikkate alındığında (Türk Boğazlarında yıllık 80 binin üzerinde ve limanlarında 70 binin üzerinde) Türk Kılavuz Kaptanlarının görevlerini yerine getirmedeki başarısı bu rapor ile dünya nazarında da tescillenmiş olmaktadır.

Türk Kılavuzluğunun tarihçesi

Ülkemiz sularında verilen kılavuzluk hizmetlerinin modernleşmesi dünyanın büyük bir bölümünde olduğu gibi 19 yy. bulmuştur. Bunun öncesinde Osmanlı döneminde kıyılarda ikamet eden ve yaşadıkları bölgenin coğrafi koşullarını iyi bilen kişiler tarafından, kendilerine tanınan vergi bağışıklıkları ile bulundukları bölgeden geçen gemilere kılavuzluk hizmeti vermeleri sağlanırdı.

19 yy. gelindiğinde karada kullanılması ile birlikte buhar gücünden denizyolu taşımacılığında da faydalanmaya başlanıldı. Osmanlı denizciliğini güçlendirmek için bu gelişmelerle aynı dönemde atılan en önemli adım III. Selim’in 1804 yılında çıkardığı Bahriye Kanunnamesi’dir. Osmanlı bahriye teşkilatını yeniden yapılandırmayı amaçlayan bu kanunnamede kılavuzluğa da yer verilir ve “Tersane-Amire’ de sürekli kılavuz kaptan bulundurulur, bunlar gereksinim halinde gemilere sevk edilir.” ibaresi yer alır. Osmanlı döneminde kılavuzluğun modernleşmesi sürecinde öne çıkan kişi ise Süleyman Nutki’dir. 1851-1924 yılları arasında yaşayan Osmanlı donanmasında yarbaylığa kadar yükselmiş olan Süleyman Nutki’nin çabaları ile 21 Aralık 1914 tarihli bir nizamname ile Boğazlar, Marmara Denizi ve İstanbul Limanında kılavuzluk imtiyazı tanınan Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi, İstanbul limanıyla Salacak, Seddülbahir, Gelibolu ve Anadolu Kavağı’nda birer kılavuzluk istasyonu kurmuştur.

Cumhuriyet döneminde denizcilik sektörünü ilgilendiren yasal düzenlemeler arasında kılavuzluk hizmetlerinin de sağlam temellere oturtulmasına çalışılmıştır. 13 Ocak 1924 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile Türkiye sahillerinde kılavuzluk imtiyazı Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi’ne verilmiştir. 14 Nisan 1925 tarihli Limanlar Kanunu 17. Maddesindeki “Gemi ve süvarilerinin icabında alacakları kılavuzların liman idarelerince müseccel (yetkilendirilmiş) olması şarttır” hükmü ile kılavuzluk resmi kayıt altına alınan bir hizmet hüviyeti kazanmıştır. Kılavuzlukla ilgili bir diğer önemli düzenleme de 1 Temmuz 1926 tarihinde yürürlüğe giren kabotaj Kanunu’nda yer almaktadır. Yasanın 1. Maddesi ile kılavuzluk hizmetleri Türk bayrağı taşıyan gemilerle verilebilir ve 3. Maddesi ile de kılavuzluk Türk vatandaşları hasredilir hükümleri getirilmiştir. Kabotaj kanunu ile ilk defa yabacıların kılavuzluk yapmaları önlenmiştir.

Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği 36. Dönem Yönetim Kurulu olarak yapmayı planladığınız çalışmalar

Türk Kılavuz kaptanlar Derneği 29 Ocak 1968 yılında kurulmuş olan ve Türkiye’de kılavuz kaptanların ilk ve yegâne mesleki örgütlenmesidir. Derneğimizi Türk kılavuz kaptanlarının tamamına yakınını temsil eden bir meslek kuruluşu olması ve boğazlarımızın ve limanlarımızın emniyetine yönelik yürüttüğü araştırmalar ve akademik çalışmalar değerlendirilerek; T.C Bakanlar Kurulu’nun 5 Haziran 1996 tarihinde aldığı karar ile isminin başında “Türk” ibaresinin kullanılmasına hak kazanmıştır. Aktif ve emekli 500’ü aşkın kılavuz kaptan üyesi bulunan derneğimiz aynı zamanda Avrupa Kılavuz Kaptanlar Birliği’nin (European Maritime Pilots Association, EMPA) üyesi olarak ülkemizi uluslararası mecrada temsil etmektedir.

Yönetimimizin önceliği derneğimizin de kuruluş amaçlarının başında olan meslek ve mesleğimizin gelişmesi ile ilgili teknik çalışmalar yapmak, kılavuz kaptan meslektaşlarımızın refahlarının artırılması ve mesleğimizin gelişimi için her fırsatı değerlendirmek olacaktır.

Bu bağlamda kılavuz kaptanların emniyetle çalışabilmeleri için özellikle pilot çarmıhı hatalarından kaynaklanan kazaların önüne geçilmesi gerektiğini biliyoruz. Her ne kadar kılavuzluk hizmetlerinde emniyetin sağlanabilmesi için uluslararası birçok kural ve uygulama bulunsa da özellikle kılavuz kaptan transferinde ne yazık ki standart dışı veya uygun olmayan birçok donanım kullanılmaya devam ediyor. Şöyle ki dünya genelinde IMPA tarafından yapılan araştırmalar gösteriyor ki kılavuz kaptanların mesailerinde karşılaştıkları her beş kılavuz transfer donanımından bir tanesi (%20 ye tekabül ediyor) ya kurallara uygun donatılmamış ya da kötü durumda. Bu nedenle ne yazık ki çarmıh kazaları nerede ise her gün yaşanmakta ve kılavuz kaptanların can kayıpları devam etmektedir.

Yurt dışında üyesi olduğumuz EMPA dâhilindeki ülkelerin birlikleri ile birlikte bu konu ile ilgili gelişmeleri takip ediyor ve gerek sosyal medya üzerinden gerek ortak projelerle kılavuz kaptanların sıklıkla karşılaştıkları hatalı/kusurlu transfer donanımlarını görevde olduğumuz sürece her fırsatta gündeme getiriyor olacağız.

Saygılarımla,

Kpt. Mutlu DÜNDAR
Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği
36. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı